Kovid Ölümlerine Ait Sayılar Şişirildi


17 Temmuz günü kaleme aldığı, New York Times’da yayımlanan David Leonhardt imzalı makale şaşırtıcı bilgiler içeriyor. ABD’de resmî makamların açıkladıkları Kovid ölümlerinde yaşanan önemli düşüşü tartıştığı makalesinde David Leonhardt, gerçek sayının daha da düşük olduğunu iddia ediyor. “Resmî sayı muhtemelen abartılı, çünkü bu sayı, virüslü olup, aslında temelde virüs sebebiyle ölmemiş olan insanları da içeriyor,” diyen Leonhardt, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) aktardığı verilerin bile son açıklanan resmî Kovid ölümlerinin yaklaşık üçte birinin bu kategoride değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu söylüyor.

 

Leonhardt bu bilgileri, sanki cümle âlem biliyormuşçasına, sakin bir dille aktarıyor. Oysa bu mesele, yakın zamana kadar ağza alınması, dillendirilmesi yasak olan bir meseleydi. Pandemi dönemi boyunca tartışmalı istatistik yöntemleri kullanıldığı için, resmî makamların Kovid sebebiyle hastanede yatanlarla ve Kovid ölümleriyle ilgili olarak aktardıkları sayıların şişirilmiş olabileceğine dair iddialar, temelsiz komplo teorileri olarak görülüp çöpe atılıyorlardı.

 

Bugün bir tabunun daha paramparça olması hayırlı bir gelişme, fakat burada asıl mesele, hükümetlerin ölümlerin nasıl tasnif edileceği konusunda alabildiğine “liberal” bir yaklaşım benimsedikleri koşullarda, bu gerçeğin neden bu kadar geç ortaya çıkmış olması.

 

Donald Trump döneminde 2020 ve 2021 yıllarında Beyaz Saray Koronavirüs Müdahale Koordinatörü olarak çalışan Deborah Birx, 7 Nisan 2020 günü “Kovid’li olarak ölen kişiyi de Kovid ölümü sayıyoruz,” diyordu. O dönemde birçok Batılı ülke, aynı yaklaşımı benimsedi. Aslında bu müdahale yöntemi birçok insanı şaşırttı, zira hipertansiyon, şeker, kalp gibi önceden varolan hastalıkları olan hastalar, Kovid ölümlerinin büyük bir kısmını meydana getiriyorlardı. Bu hastalarda Kovid’in doğrudan ölüme sebebiyet verdiğini tespit etmek imkânsızdı.

 

Burada tümüyle yeni bir yaklaşım benimsenmişti. O güne dek standart yöntem uygulanıyor, altta yatan hastalık ölüm sebebi olarak görülüyordu. Yani bir insan, kanserin son safhasında ise ve hastalık zatürreeye yol açıp ölüme sebebiyet vermişse ölüm sebebi kanser kabul ediliyordu. Mart 2020’de İtalya Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Pandemisi Bilim Danışmanı Walter Ricciardi’nin raporunda dile getirdiği biçimiyle, “Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün yeniden yaptığı değerlendirmede defin ruhsatlarının sadece yüzde 12’sinde doğrudan ölüm sebebi hanesine koronavirüs yazılmıştı.” Buna karşın, tüm ölümler Kovid ölümü sayıldı. Her yerde aynı yönteme başvuruldu.

 

Bu tartışmayı herkes, “Kovid’den ölüm/Kovid’li ölüm” tartışması olarak biliyor. Sonrasında Kovid’li olanların da Kovid ölümü sayılması, tüm Batı ülkelerinde standart uygulama hâline geldi. Bu uygulama dâhilinde ölümün virüsle ilişkisi açık ve net bir biçimde ortaya konmasa bile kısa süre önce veya belirli bir zaman geçtikten sonra Kovid testi pozitif çıkan ve ölen her hasta, “Kovid ölümü” olarak tasnif edildi. Dünya Sağlık Örgütü yönetmelikleri uyarınca birçok ülkede, Kovid testi pozitif çıkmış ve sonrasında ölmüş kişiler yanında, Kovid şüphesi bulunan kişiler de bu sınıfa sokuldular.

 

Illinois Halk Sağlığı Dairesi (IDPH) Direktörü Ngozi Ezike, Nisan 2020’de şunları söylüyordu:

 

“Teknik açıdan başka bir sebepten öldüğünüz anlaşılsa bile aynı zamanda Kovid’liyseniz, ölünce gene de Kovid ölümü hanesine sokuluyorsunuz. Dolayısıyla, Kovid ölümü hanesinde değerlendirilen ölümlerin ana sebebi Kovid değil, sadece ölüm anında Kovid’liler.”

 

Sonrasında Amerika’nın bir şehrinde “tespit edilmiş başka ölüm sebepleri” arasında yaralanmadan tutun da motosiklet kazasına, zehirlenmeden silâhla yaralanmaya kadar birçok sebebin yer aldığı görüldü.

 

Dolayısıyla, Kovid sebebiyle hastaneye yatanlara ve ölenlere dair sayıların epey şişirilmiş olduğunu bugün güvenle söyleyebiliyoruz. Üstelik bu gerçeği şimdi New York Times bile kabul ediyor. Bu noktada insanların aklına şu türden rahatsız edici sorular geliyor: bu sayıların şişirilmesi, sayıları yukarı çekerek aşırıya kaçmış olan resmî makamların sırtına yüklenecek basit bir yanlış mıdır, yoksa bu sayılar, halktaki paniği körükleyip korkuyu artırmak için bilerek ve kasten mi şişirilmiştir? Ayrıca ortada daha önemli başka bir sorun vardır: eğer bu ölümlerin önemli bir kısmının sebebi Kovid değilse, buradan tek bir mantıklı sonuca ulaşılabilir: bu ölümlerin sebebi, bizatihi Kovid’e yönelik politik müdahaledir.

 

Thomas Fazi
25 Temmuz 2023
Kaynak