Loading...

Bir Yıllık Muhasebe (II)


2024 Ekim’ine Gelirken

Birinci yazıyı bitirirken değindiğimiz “Türkiye’nin Ekseni” başlıklı yazı, geçtiğimiz yıl eylül ayında patlak veren, S-400’lerin elden çıkarılması söylentilerini irdeleyerek başlamaktaydı. O tarihte S-400’lerin İncirlik’te ABD’ye teslim edileceği yönünde sızıntılar mevcuttu, gelinen aşamada bugün Rusya’ya iade edileceği konuşulmaya başlanmıştır.[1] 2025 Eylül’üne gelindiğinde bir daire kapanmış gibidir.

2 Ekim 2024 sabahı önemli bir başlangıca ve sona tanıklık edilmekteydi. Bundan bir yıl önce MHP’nin içeride ve dışarıda yasa dışına çıkarılması operasyonu başlamış, bu kapsamda Sinan Ateş cinayetine yol verilmiş, soruşturma MHP içerisine doğru genişletilmiş, devamında Ayhan Bora Kaplan operasyonu gibi tamamlayıcı işlere imza atılmıştı. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, haziran ayında Erdoğan’la fotoğraf vermiştir. İlerleyen günlerde, Ateş davasının 4 Temmuz 2024 tarihli celsesine Sinan Ateş’in eşi, Özgür Özel refakatinde katılmış, bu duruşmada MHP yöneticilerinin isimleri ilk defa duruşmada zikredilmeye başlanılmıştı. MHP’nin legal sahanın dışına itilmeye başlanması, Batı’yla senkronize bir hâl almıştı.

“2019’da Avusturya başka birçok sembolün yanı sıra bozkurt selamını da yasaklayan bir kanun yapar. Bunu Almanya başta olmak üzere, Avrupa ülkelerinde ülkücü teşkilâtların yasaklanması girişimleri takip eder. 2020 yılında peş peşe teklif ve tasarılar gündeme gelir ancak orada kalmaz; vaktiyle ülkücüleri koruyup kollayan Alman istihbarat örgütü BfV, 2023 yılında bir rapor yayımlar ve tehlikelere işaret eder.”[2]

2023 yılına Sinan Ateş soruşturmasıyla giren MHP aleyhine, aynı yıl içerisinde BfV raporu yayımlanır. İlerleyen günlerde, Ankara’da Sinan Ateş davası sürerken 2 Temmuz’da Merih Demiral’ın Türkiye-Avusturya maçında bozkurt işareti yapmasıyla gelişen hâdiseler, iktidar içi çatlakları açık eder. 3 Temmuz’da Türk Dışişleri’nin yaptığı sözde sahiplenici açıklamada BfV raporuna atıf yapılır, bu rapor esas alınarak, her bozkurt işareti yapanın peşinen suçlu görülemeyeceği söylenir. Neticede, BfV raporunun meşru, Demiral’ın suçsuz, MHP’nin suçlu olduğu ilân edilmiş olur.[3] Bu tabloyu 7 Eylül 2023 tarihinde büyük bir şovla icra edilen Ayhan Bora Kaplan operasyonu süreci tamamlar.

İngiltere’nin Suriye Hamlesi - MHP’nin Çemberi Kırması

Hasan Nasrallah’ın 27 Eylül’de şehit edilmesini, ekim başında İsrail’in Lübnan’a yönelen kara harekâtı takip eder. Ekim ortasına geldiğinde İdlib merkezli HTŞ’nin Halep üzerinden Şam’a yürümeye hazırlandığı medyada duyulur bir hâl alır. Ekim ayı ortasına gelindiğinde, Rusya birkaç gün içerisinde, İdlip ve çevresinde 30’dan fazla büyük bombardıman yapmıştır ancak fayda etmez. Kasım ayında Şara’dan sorumlu Jonathan Powel, İngiltere’nin Millî Güvenlik Danışmanı olur ve HTŞ ilerlemesi başlar, aralıkta Şam düşer. Birkaç gün sonra İngiltere Başbakanı Kıbrıs’a çıkar; bu adım, Krallığın Basra’dan çıktığı 1971’den sonra bir ilktir; İngiltere bölgeye dönmüştür.

İngiltere takriben 2021’den itibaren süreci örmekte, Ahmet Şara’yı iktidara hazırlamaktadır. Bu bakımdan, aynı tarihlerde İdlib’in korunmasını fiilen üstlenen ve “Astana Süreci”yle uluslararası yasal dokunulmazlık kazandıran Türkiye, Suriye’de iktidar değişiminde İngiltere’yle uyumlu ilerlemiştir. Öyle ki İngiltere, HTŞ’nin Suriye’deki ilerleyişi konusundaki rolünü ilk defa geçtiğimiz günlerde İstanbul’da kabul etmiştir. Bu kabul ediş bir muhasebe eseridir. Bahsettiğimiz sürecin tümünde, bu süreci örgütleyen MI6’nın başındaki Richard Moore, görev süresinin dolmasından kısa süre önce İstanbul’a gelerek önemli açıklamalarda bulunmuştur.[4] Ziyaretin muhasebeyi aşan, Suriye bağlamında Türkiye’nin iç meselelerini ilgilendiren işlevleri de olduğu açıktır; İngiltere’nin Türkiye ittifakları bir sene sonra yeniden zordadır; misal Ali Koç, Göztepe maçından bir sene sonra, kendi evinde, Fenerbahçe Kongresi’nde tekrar yere kapaklanmıştır. Bu konuya bir sonraki yazıda döneceğiz.

Ekim ayı başında, Suriye’deki gidişat ilgililer bakımından netleşmeye başladığında, Türkiye’de de “anında bir u dönüş” yapıldı. Sürecin ani kararlarla ve dolayısıyla ani kararları mümkün kılacak yüksek bir iç-dış koordinasyonla yürüdüğüne ilişkin pek çok emare vardır. Örneğin, ekim ayında Şam’a yürüme talimatı aldığı anlaşılan Ahmet Şara, daha üç beş ay önce İdlib’de protestolara muhatap oluyor, Esad’la bir tutuluyor, Batıcı olmakla suçlanıyor, gösterileri ancak kanla bastırabiliyor, her an devrilmesi bekleniyordu. İç ve dış aciliyet icabı, 1 Ekim 2024’te Bahçeli, Meclis’te DEM’li vekillerin elini sıkarak yeni süreci başlatır. Bir gün sonra, Sinan Ateş davasında karar çıkar, MHP’li yöneticiler davaya dâhil edilmeden mesele kapatılır. MHP çemberi kırmıştır; şimdilik.

–devam edecek–

Gökçe Kutlu

22 Eylül 2025

Fotoğraf: 17 Mayıs 2024’te, İdlib’de düzenlenen Ahmet Şara karşıtı gösterilerden bir kare. Afişteki yazı: “Esad = Bağdadi = Golani: Yüzler Farklı Ama Suç Aynı.”

Dipnotlar:

[1] “MSB kaynaklarından S-400 açıklaması: Sistemler envanterimizde, duruşumuzda değişiklik yok”, 18 Eylül 2025, Sputnik Türkiye.

[2] Gökçe Kutlu, “Kriminalizasyon”, 9 Temmuz 2024, Sosyalizm.

[3] “No: 128, 3 Temmuz 2024, Milli Futbolcumuz Merih Demiral’a Karşı Açılan Disiplin Soruşturması Hk.”, MFA.

[4] Sedat Ergin, “İngiliz Dış İstihbaratı MI6’nın başı Moore İstanbul’da açıkladı: Suriye’de HTŞ (Ahmet Şara) ile iki yıl önceden ilişki kurmuştuk”, 19 Eylül 2025, Oksijen.