Loading...

Nobel Barış Ödülü = Savaş


Hiç kendinizi, sizi güldürüp ağlatan soytarılardan ve palyaçolardan oluşan bir dünya sahnesi tiyatrosunda yaşıyormuş gibi hissettiniz mi? Ve tiyatrodan çıkarken kendi kendinize gülümser misiniz: “Bu sadece küçük bir dramaydı, ama ciddiye almazsak, bizi ele geçirip yere serecekler.”

O hâlde, bunu ciddiye alalım. Bazen şaka gibi görünen, duyulan ve öyleymiş gibi gelen şeyler, aslında hiç de şaka değildir. Tıpkı “barışçı” Trump gibi. İkinci başkanlığının dokuzuncu ayına girilmiş durumda ama Ukrayna’da barış görünürde yok, Filistin’de de yok; Orta Doğu’nun geri kalanı ya da dünyada zaten hiç yok.

Başkan Trump, kendisinin aracılık ettiğini söylediği kırılgan İsrail-Gazze ateşkesinden itibar devşirmeye kalksa da bu ateşkesin sürüp sürmeyeceğini, yoksa önceki tüm ateşkesler gibi dağılıp dağılmayacağını bilmiyoruz.

Yine de bu sonuncusu, Hamas tarafından alınan rehinelerle (onlarca kişi) İsrailli tutukluların (binlercesinin) değişimini sağlamış gibi görünüyor. İsrail gerçekten elindeki tüm siyasî mahkûmlarını mı serbest bırakıyor?

Eğer Trump’ın seçim kampanyasındaki barış vaatleri ciddiyse, dostu Bibi Netanyahu’ya “hayır” diyerek, artık silâh ve para göndermeyerek, bir gün içinde bile Siyonist İsrail saldırganlığını durdurabilirdi. Suçlanan 7 Ekim 2023’ten bu yana geçen iki yılda, ABD vergi mükellefleri İsrail’in Gazze’deki öldürme makinesini ve diğerlerini, yağlamak ve işler hâlde tutmak için 21 milyar dolardan fazla para döktü.

Gerçek olduğunu umut ettiğimiz bu son “atılım”, Trump’ın uzun zamandır arzuladığı Nobel Barış Ödülü’nü kazanmasını sağlayacağını düşündüğü için mi bir başarıdır? Hiç sanmam. Çünkü kanalları ona, ödülün Venezuelalı muhalif hanımefendi María Corina Machado’ya verileceğini, Machado’nun Barış Ödülü’nün de Trump’ın Venezuela’daki saldırganlık ve “rejim değişikliği” çabalarını güçlendireceğini ve hatta haklı göstereceğini önceden söylemiş olmalı. Bu, bir taşla iki kuş vurmak gibidir.

Bayan Machado’nun Maduro hükûmetine karşı çeşitli vesilelerle darbe girişiminde bulunduğu biliniyor. Öyleyse, Norveç Nobel Komitesi, hüküm süren geleneksel siyaseti memnun etmek için melez bir Barış Ödülü mü veriyor?

Trump’ın ABD’si lehine kontrollü, çok katmanlı bir hamle mi bu? Eğer bu perde arkası hareket başarılı olursa, ABD’ye dünyanın en büyük hidrokarbon rezervleri üzerinde kontrol sağlarsa, belki de kendisinin aday gösterdiği ve çok istediği Barış Ödülü’nü almak için bir yıl daha beklemeye değerdi.

Bay Donald Trump, mevcut başkanlık görevine “kontrollü muhalefet” olarak getirilmiş olabilir mi? Birleşik Krallık merkezli sosyal mühendislik ajansı Tavistock tarafından, her gün sergilenen süper egosu ve dengesiz kişiliği, benmerkezci bir soytarı, kafa karışıklığı ve kaos yaratıcısı, dolayısıyla toplumu bölen bir figür olması nedeniyle özellikle mi seçildi?

Trump’a, halkın güvenini kazanmakla birlikte daha fazla kafa karışıklığı yaratmak için bu güçlü, görünmez yeraltı güçleri tarafından, önce onlara karşı çıkması, sonra da onları takip etmesi yönünde emirler mi veriliyor?

Elle tutulur bir kanıt olmasa da her şey mümkündür; özellikle de sonunda kendi “şeker parçasını”, yani diğer mantrası olan (barışçı kimliğinden başka) MAGA (Make America Great Again) [Amerika’yı Yeniden Harika Yap] hedefi doğrultusunda bir fayda elde ederse. Venezuela da çatı altına girerse, Trump MAGA’sına kalın bir zenginlik dilimi eklemiş olurdu.

Şimdiye kadar medeniyetimizi başarıyla kontrol eden çürümüş, yozlaşmış ve suçlu dünya sisteminin arkasındaki güçler, Londra şehri ve dünyanın dört bir yanındaki şubeleri gibi muazzam bir finansal kalesine işaret ediyor: Paris, Frankfurt, Tokyo, New York ve unutulmaması gereken Zürih (finansal bakımdan) ve Cenevre (siyasî ve finansal bakımdan).

Görünmez Güç Sahipleri, Rusya ile barış istemiyor. Hiç istemediler. Ve Rusya’yı bastırmaya çalışacak kadar; Almanya’nın Fritz Merz’ini, Fransa’nın Emmanuel Macron’unu ve Brüksel’in seçilmemiş Avrupa Komisyonu (EC) Kraliçesi Ursula von der Leyen’i satın alacak kadar  paraları var. Ama başarılı olamayacaklar, asla.

Ancak, bunlar daha kolay hâkimiyet kurmak için Batı toplumlarını yatıştırmak amacıyla korku tellallığı yapıyor ve savaş havası yaratıyorlar.

Almanya, yine Rusya’ya karşı bir saldırgan olarak ön safa seçildi; tıpkı iki dünya savaşında olduğu gibi. Neden? Çünkü Almanya, uzun zaman önce, emirleri en itaatkâr ve en uysal biçimde yerine getiren Batı ülkelerinden biri olarak tanımlandı. Tavistock 101.

Trump, yapay zekânın (AI) dünya çapında tanıtımına ve teşvikine resmen karşı çıkıyor gibi görünse de yaşamlarımızın dijitalleşmesine, insanların küresel ölçekte kontrol altına alınmasına, ABD’de ışık hızında izin veriyor. Sonuçta, slogan Çin’le rekabet etmek.

Bay Trump, görünürde bunu istemediğini söylese de kendisine verilen senaryonun, dünyayı tam küreselleşmeye biraz daha yaklaştırmak ve hızla büyüyen bir patlamaya doğru ilerletmek olduğunu bilmiyor olabilir. Onun küresel çürüme sahnesindeki eylemsizliği, daha fazla zararın, daha fazla öldürmenin, daha fazla boyun eğdirmenin, daha fazla işkencenin önünü açıyor. Bilmek istemiyor çünkü egosu ona sürekli olarak, oynadığı senaryodan daha güçlü olduğunu söylüyor.

İnsanlara, iki (Doğu ve Batı) veya daha fazla gücün birbirleriyle savaştığına böl ve yönet tarzında inandırıyorlar ve sonunda bizi, yani halkı, yani potansiyel olarak gerçek gücü bölmeyi başarıyorlar. Ve biz, her zamanki gibi, buna kanıyoruz.

Bir başka Tavistock 101.

Hakikî bir Trump mı yoksa kontrollü bir Trump mı olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Yine de ABD Kongresi’nden Bernie Sanders’a biraz benzeyen ama daha az belirgin olan “Kontrollü Muhalefet” rolü, gittikçe artan bir his hâline geliyor çünkü Trump kaynaklı ya da onun başlattığı kaos, tüm dünyada gittikçe büyüyor.

İnsanlar geri çekiliyor, hatta uyukluyor; hiçbir şey yapmıyorlar, toplumun yani halkın kazanımı olan uygarlığın çarçur edilmesine izin veriyorlar.

Ve MAGA şefi, ister kontrol altında olsun ister olmasın, sonunda kendi “diyetini” alacak.

Peki ya biz, Halk? Hadi, her günkü piyesi biraz eylenerek izleyelim çünkü dünya yavaş çekimde parçalara ayrılırken, biz de bunun içinde yer alıyoruz: Eylemsizliğe zorlandığımız bir dünya sahnesi tiyatrosunda.

Peter Koenig

15 Ekim 2025

Kaynak