Loading...

Ortadoğu Satranç Tahtası


Her şey 10 gün içinde olup bitti ve 61 senelik BAAS iktidarı haysiyet kırıcı bir şekilde şah mat oldu. Esad, Rusya’ya sığınmak zorunda kaldı. Satrançta büyük usta olan ABD elebaşılığındaki emperyalistler ve suç ortakları, Ortadoğu’da stratejik dengeyi değiştirmeyi amaçlayan projelerini 7 Ekim 2023’te uygulamaya başlayıp 2024 Kasım ayında, Ortadoğu sahasını temizleyip nihayete erdirdiler. Terörist cihatçı HTŞ hiçbir dirençle karşılaşmadan Şam’a girdi.

Bu projenin ortakları; ABD, İngiltere, İsrail, Türkiye, Rusya, Ukrayna olarak sayılabilir. Projenin uygulanmasına 7 Ekim 2023’te, Gazze’de, Kassam tugaylarının İsrail’in çelik kafesini aşıp askerî operasyon yapmasıyla başlandı. Hamas’ı böyle bir eylem yapmaya zorlayan neden, İsrail ile Suudi Arabistan arasında 18 aydır süren görüşmelerin antlaşma ile nihayete erme aşamasında olmasıydı. Böyle bir durumda bu anlaşmayı diğer Arap ülkeleri de imzalayacak ve Filistin sorunu gündemden çıkacaktı. Hamas, bu spektaküler eylemiyle oyunu bozmuş oldu.

Açıklanan belgeler, Mısır ve Katar istihbaratının eylemden önce İsrail’i uyardığını göstermekte. Anlaşılıyor ki İsrail, en azından müdahale etmeyerek projenin ilk etabının uygulanmasına meşruiyet sağlamak istemiş olmalı. Nitekim 10 Ekim 2023’te İsrail orantısız bir güçle Gazze’ye saldırdı. Kısa zamanda Gazze’nin yüzde 80’ni yakıp yıktı. 46 insanı öldürüp, bir milyon kişiyi göçebe duruma düşürdü. Daha da önemlisi, Genel Sekreter İsmail Haniye’yi, İran’ın mahreminde nokta operasyonuyla, daha sonra da “Aksa Tufanı” operasyonunun komutanı Yahya Sinvar’ı Gazze’de katletti. Hamas’ın siyasî ve askerî gücünü yok ettikten sonra karadan ve havadan Hizbullah operasyonunu başlattı. Kısa zamanda Hizbullah’ın askerî gücünü yüzde 80 oranında yok etti. Tüm üst ve orta düzey komutanları nokta operasyonlarıyla ve çağrı cihazlarını patlatarak saf dışı bıraktı. Hizbullah’ın askerî-siyasî gücünü önemli oranda sınırladıktan sonra sıra Suriye’ye geldi. Önce çok stratejik Heron dağını işgal etti. Suriye içerisinde bazı toprak işgalleri yaptı. Daha sonra Suriye’nin tüm askerî/sivil tesislerini hava bombardımanıyla imha etti.

Projenin ilk etabı olan Suriye sahasının da temizlenmesinden sonra sıra ikinci etaba geldi. Bir seneyi aşkın süredir Ukrayna güçlerince eğitilen ve donatılan HTŞ, mafyalaşan Suriye ordusunun hiçbir direnişiyle karşılaşmadan elini kolunu sallayarak Şam’a girdi. Aynı anda Türkiye tarafından beslenen SMO da Fırat’ın batısından Kürt güçlerini tasfiye etmek için çatışmaya başladı.

Bütün bu operasyonlardan sonra Ortadoğu’da stratejik denge İsrail lehine değişti. İran’ın Şiî Hilâli parçalandı. Keza İran’ın hareket serbestisi kısıtlandı. Rusya, Suriye’den askerî güçlerini çekmek zorunda kaldı.

Emperyalistlerin masasında İran’a askerî müdahale seçeneği olmasına karşın, İran bir Suriye olmadığı için bu seçeneğin tatbikini olası görmüyorum. Kanaatimce, İran’ın iç istikrarını bozacak operasyonlarla; Kürtler, Beluciler ve Azerileri rejime karşı ayaklandırma yoluna gideceklerdir. Nitekim bunun emaresini, senelerdir faaliyetini askıya almış olan PJAK’ın kongre yapması ile görmekteyiz.

Bütün bu hengamede Rusya’nın, Esad rejimine hiçbir yardım yapmaması ve âdeta mukadder sonu seyretmesi, ABD ile Rusya arasında Ukrayna savaşına dair bir anlaşma olabileceği ihtimalini akla getiriyor. Yabancı bazı kaynaklar, Suriye’den çekilme karşılığında, Rusya’nın işgal ettiği Donetsk gibi birkaç bölgenin Rusya’ya bırakılabileceğini iddia ediyorlar.

Rusya ve İran gibi, Çin ile stratejik iş birliği anlaşmaları olan iki devletin etkisizleştirilmesi nihai hedef Çin ile ABD arasında dev bir çatışmayı hiç olmadığı kadar yakınlaştırmış bulunuyor. Batılıların Çin ile nihai hesaplaşmayı istemelerinin başlıca sebebi, artık onların yüzlerce yıllık üstünlüğüne son verebilecek nesnel bir tehdit hâline gelmiş olmasıdır. Bu gerçek, siyasî yöneticilerde çatışmanın kaçınılmaz ve buna hazırlanmanın şart olduğu izlenimi güçlendiriyor.

Türkiye’ye gelince, Suriye’de parsa toplamak için askerî işgallerde bulunan ve cihatçı besleyen, eğiten Türkiye politikasının, Davutoğlu’nun Neo-Osmanlıcı tezleriyle çizildiği anlaşılıyor. Davutoğlu, ülkenin sınırlarının ulus devletin sınırlarının ötesine genişlediği; Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu’ya müdahalenin mekânsal sınırlarının ortadan kalktığı tespitlerini yapar. Davutoğlu, bu bölgeleri tarihsel ve kültürel mirası ile coğrafî konumu sebebiyle Türkiye’nin nüfuz alanı içinde görür.

Ekonomik sıkıntılarla boğuşan ve popülaritesi düşen Erdoğan için Suriye’deki gelişmeler bir bakıma talih kuşu gibi oldu. Suriye “mücahidi” Erdoğan mevcut konjonktürü mutlaka iç politikada kendi lehine kullanacaktır. Kanaatimce, en geç mayıs ayında erken seçim yapıp gelişmeleri oya tahvil etmek isteyecektir. Bu takdirde de ona yeniden cumhurbaşkanlığı yolu açılacaktır.

Ahmet Hulusi Kırım

23 Aralık 2024