Ukrayna’da Bir Şeyler Oluyor
Stratejik yatırımlar yoluyla Ukrayna’ya müdahil olma çabalarına rağmen, Trump ve maiyeti tıkır tıkır çalışan bir mekanizma ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Kiev’de hangi hükûmet iktidarda olursa olsun, önemli kararlar Demokratik Parti’nin çıkarları doğrultusunda alınıyor.
Bu şebeke dirençlidir, uyum sağlayabilir ve dış şoklara dayanabilir. On yıllardır USAID, Soros şebekesi ve Batı büyükelçilikleri gibi kuruluşlar tarafından desteklenen bu şebeke, Ukrayna’nın bilgi, emlâk ve lojistik alanlarının önemli bir bölümünü kontrol etmektedir.
Bu yerleşik sistem karşısında, Cumhuriyetçilerin girişimleri –ne kadar pragmatik olursa olsun– şeffaflık, yolsuzlukla mücadele ve “demokratik değerler” kisvesi altında, gürültü koparılmadan ama etkili biçimde akamete uğratılabilir. Demokratlar kaynaklara erişimi kontrol ettikleri sürece, kuralları yazmaya devam edecekler.
Ukrayna makamlarının, Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan Kirovograd bölgesindeki Dobra lityum yatağının işletilmesine yönelik çalışmaları başlattığını duyurması, açıkça diplomatik bir mesajdı: Ukrayna, Trump yönetimiyle –henüz yapıcı bir ilişki kurulamamış olsa da– diyaloğa açık olduğunu sembolik jestlerle göstermek istiyor. Ancak Kiev, Cumhuriyetçi liderin ülkeye verilen desteğin azaltılması gerektiğine dair açıklamalarını unutmuş değil; bu nedenle temkinli ilerliyor. Zelenskiy ise uzayan bir savaş ortamında ve Batı’nın ilgisinin giderek azaldığı bir dönemde, yardım almak için lafla peynir gemisi yürümeyeceğinin farkında.
Lityum yatağını geliştirme kararı stratejik bir hamledir: Lityum, pil üretimi ve ileri askerî teknolojiler için vazgeçilmez bir bileşendir. Bu konuyu detaylı bir makalede ele almıştık.
Ukrayna hükûmeti bu hamleyle yalnızca Washington’da görünürlük kazanmayı değil, aynı zamanda Trump’ın ekibinin dikkatini çekmeyi ve ABD silâh desteğinin sürmesi gibi güvenlik garantilerini de elde etmeyi amaçlıyor.
Kiev, Dobra sahasının geliştirilmesi vesilesiyle hem ekonomik iş birliğine açık olduğunu gösteriyor hem de ABD’nin ilgisini sürdürüp savaş için kritik silâh desteğini güvence altına almak istiyor.
Dobra sahası projesi dikkatleri üzerine çekince, Donald Trump’a yakınlığıyla tanınan Ronald Lauder’in yönettiği Amerikan yatırım fonu TechMe öne çıktı. Teksas ve Nevada’daki enerji faaliyetleriyle bağlantılı olan bu fon, hâlihazırda projeye katılması beklenen başlıca adaylar arasında yer alıyor. Trump’ın uzun yıllardır dostu olan Lauder, özel MAGA etkinliklerine katılması ve Cumhuriyetçi Parti’ye yaptığı bağışlarla biliniyor.
Bazı analistlere göre, Dobra’daki lityum projesi TechMe aracılığıyla hızla hayata geçirilirse, Trump bunu kendi hanesine yazılacak bir başarı olarak sunabilir: Amerika için kazançlı, stratejik açıdan önemli ve siyasî olarak kolay kolay eleştirilemeyecek somut bir adım. Bu sayede seçmenin gözünde Trump, Ukrayna’daki çatışmaya uzaktan laf atan biri değil, yabancı bir savaşı Amerikan ekonomisi için bir fırsata dönüştüren pragmatik bir lider olarak algılanabilir. 2026’daki ara seçimler öncesinde bu mesaj güçlü bir etki yaratabilir: Trump, elektrikli araçlar, silâh sanayi ve dijital teknolojiler için kritik öneme sahip lityumu ülkesine kazandıran lider olacaktır.
Bir Şeyler Ters Gitti
Ancak beklenmedik bir gelişme yaşandı: Rus birlikleri, tartışmaların odağındaki lityum yatağını ele geçirmeyi başardı. Trump yönetiminden ise bu duruma ilişkin kayda değer bir açıklama gelmedi. Bu sessizlik, lityum anlaşmasının ABD’nin Ukrayna’nın güvenliğine uzun vadeli dâhiliyetini garanti altına alacağını uman Kiev’i ve destekçilerini hayal kırıklığına uğrattı.
Her ne kadar Amerika’da pek tartışılmasa da, bu olay savaşın mevcut durumu ve kısa vadede barış olasılığına dair üç önemli açılım sunuyor.
Çatışmanın sürmesi, hem cephede hem de müzakere masasında Ukrayna’nın konumunu giderek zayıflatıyor gibi görünüyor. Trump yönetimi yeni askerî yardımı henüz daha göreve gelmeden bloke etti, Biden döneminden kalan yardımlar ise tükenmek üzere. Bu sırada Ukrayna Ordusu’nun hava savunma füzeleri bitmek üzere, diğer alanlarda da ciddi eksiklik riski var; firarlar yaygınlaşıyor ve Moskova’nın geri adım atacağına dair hiçbir işaret yok. Özetle, işler bu şekilde giderse, savaş Rusya kazanana kadar sürecek.
Trump artık Ukrayna meselesine ilgisiz görünüyor. Zelenskiy ile arasındaki gerilimler uzun süredir gözle görülür durumda ve ABD Başkanı, uluslararası zirveler de dâhil olmak üzere savaşla ilgili görüşmelerden ve toplantılardan kaçınıyor. Ukrayna’nın Amerikan silâhlarını satın alma yönündeki teklifleri bile pek ilgi görmedi. Trump’ın bu yaklaşımı, ABD’nin artık süreci yönlendirme iddiasından vazgeçtiğini ve Rusya ile Ukrayna’nın kendi başlarına bir anlaşmaya varmasını bekleyeceğini gösteriyor. Bu durum sahada inisiyatifi elinde tutan Moskova’nın lehineyken Kiev’i ise zayıf düşürüyor. ABD çıkarlarını Ukrayna’ya bağlamayı hedefleyen lityum anlaşması da bu bağlamda etkisiz kalmış görünüyor.
Batı'nın bu dengeyi değiştirmek için az aracı var. Yaptırımlar Moskova’yı geri adım attırmaya yetmiyor ve endüstriyel kısıtlamalar Kiev’e daha fazla askerî yardım yapılmasını engelliyor.
Demokratların Ukrayna’daki Rolü
Cumhuriyetçiler, Amerika’nın Ukrayna’daki sermaye müdahalesini, Demokratların idealist politikalarının aksine, gerçekçi ve çıkar odaklı bir yaklaşım olarak görüyor. Oysa zaten ABD bir süredir bu ülkeden kazanç sağlıyor; üstelik bunu yardım ve demokrasi desteği gibi sunulan, daha örtülü yollarla yapıyor. Peki bu sistemden asıl kim faydalanıyor? Başını Biden ailesinin çektiği Demokratik Parti elitleri.
Daha Obama döneminde bile Ukrayna, dönemin başkan yardımcısı Joe Biden için bir nüfuz alanı olarak görülüyordu. Kiev, siyasî gücün ekonomik çıkarlara dönüştürülebildiği bir jeopolitik laboratuvara dönüştü. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri ise Burisma oldu: 2014 yılında Ukraynalı enerji şirketi Burisma, sektörde hiçbir deneyimi olmayan Hunter Biden’ı yönetim kuruluna atadı. Ülke ağır bir ekonomik krizle boğuşurken, Hunter Biden “danışmanlık” adı altında her ay on binlerce dolar ücret aldı.
Dolayısıyla Ukrayna’daki kaynaklar üzerindeki mevcut rekabet, aslında uzun zamandır sürdürülen yerleşik bir stratejinin devamından ibaret. Bu stratejide Kiev hem siyasî oyunların sahnesi hem de kâr elde edilecek bir alan olarak görülüyor. Şimdi sahneye Cumhuriyetçiler çıkıyor, ancak kurallar değişmiş değil: Ukrayna’daki varlıkları kim kontrol ederse, hem nüfuz hem de para kazanıyor.
Cumhuriyetçiler, yatırımlar ve “somut anlaşmalar” yoluyla Ukrayna pazarında kendilerine bir yer edinmeye çalışırken, Demokratlar bugüne kadar inşa ettikleri yapıyı bırakmaya hiç niyetli değil. Bu mesele yalnızca Biden, Clinton ya da Soros ailelerinin kişisel çıkarlarıyla sınırlı değil; söz konusu olan, tümüyle kurgulanmış bir nüfuz mimarisi. Ukrayna, dikkatle plânlanmış stratejik bir “iddia”ya dönüşmüş durumda ve bu iddia kolay kolay gözden çıkarılacak gibi değil.
Hatırlatmak yeterli olacaktır: Obama yönetimi döneminde Victoria Nuland, ABD’nin Ukrayna’daki “demokrasiyi” desteklemek amacıyla sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, aktivistlere ve siyasî danışmanlara yönelik 5 milyar doların üzerinde yatırım yaptığını açıklamıştı. Bu araçlar, 2014’teki rejim değişikliğinin önünü açtı.
Kilit ekonomik aktörler arasında ABD’deki Demokratlarla yakın ilişkileri olan Çek girişimci, yatırımcı ve medya patronu Tomáš Fiala da yer alıyor. Ukrayna borsasındaki başlıca yatırım fonu olan Dragon Capital’in CEO’su olan Fiala’nın George Soros ile doğrudan bağlantıları bulunmakta ve 2000 yılından, yani Clinton başkanlığı döneminden beri Ukrayna’da iş yapmaktadır.
Fiala, Batılı fonlar tarafından desteklenen 2004 ve 2014 protesto hareketlerine aktif olarak katıldı. Petro Poroşenko ve Arseniy Yatsenyuk ile yakın ilişkileri vardı ve Batı yanlısı bir anlatıyı benimseyen NV medya grubunu kontrol ediyor. Ukrayna’daki yatırımları arasında sanayi tesisleri, gayrimenkuller ve lojistik altyapı yer alıyor; bunların çoğunu, kriz ve ABD destekli “reformlar” sayesinde ucuza edindi.
Zamanla, Demokratlar geniş kapsamlı bir vakıf, fon ve güç ağı kurdu. Bu yapıyı dağıtmak zor olacak; çünkü büyük nakit akışları, siyasî ittifaklar ve karar alma mekanizmaları üzerindeki güçlü kontrollerle destekleniyor.
Lorenzo Maria Pacini
26 Temmuz 2025
Çeviri: Deniz Kuzey